İZMİR Şiddete Karşı İzmir Kadın Koordinasyonu'nun düzenlediği panel ve atölyede bir araya gelen kadınlar, "toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin üretilmesinde medyanın rolünü ve cinsiyetçi medya ile baş edebilmenin yöntemlerini" tartıştı. Atölye çalışmalarının sonuç bildirgesi önümüzdeki günlerde açıklanacak.
Şiddete Karşı İzmir Kadın Koordinasyonu, Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi'nde "Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Medya" başlığıyla panel ve atölye çalışması düzenledi. Toplantılara, çeşitli SHÇEK ve belediyelere bağlı kadın merkezleriyle kadın örgütleri ve yerel medyadan temsilciler ve bağımsız kadınlar katıldı.
"Toplumsal Cinsiyet ve Farkındalık" başlıklı panelde, Prof. Dr. Melek Göregenli, Prof. Dr. Sevda Alankuş ve İzmir Barosu Başkanı Sema Pekdaş sunum yaptı. Prof. Dr. Göregenli, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini, "sistemik bir ideoloji" olarak tanımladı. Kadınlar tarafından da bu ideolojinin taşındığını belirten Göregenli, toplumsal cinsiyet eşitliğine dair farkındalık yaratmanın, diğer eşitsizliklere karşı farkındalık yaratılması açısından son derece önemli olduğuna dikkat çekti. Kadına yönelik şiddetin Türkiye'de nefret suçu kapsamında değerlendirilebileceğini söyleyen Prof. Göregenli, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı mücadelede kadını güçlendirecek araçların devreye sokulması gerektiğini belirtti.
İzmir Barosu Başkanı Sema Pekdaş ise kanunların hazırlanmasının yeterli olmadığına dikkat çekerek, "Uygulama önemli. Bunun içinde yargıçlardan başlamak üzere tüm hukukçuların ve hukuk kurumlarının zihniyetinin değişmesi gerekiyor" dedi. Koruma tedbirlerinin bilinmediğini söyleyen Avukat Pekdaş, şöyle konuştu: Şiddet gören kadının korunması için eskiden resmi nikahlı olmak şartı aranırdı. Şimdi aynı çatı aldında yaşamış olmak yeterli. Ama bu da yeterli değil, bu maddeyi ileriye taşımak için mücadele etmemiz gerek. Baroların adli yardım birimlerinde de ilerleme sağlandı. Avukat yardımı için artık sadece kadının beyanı yeterli."
Avukat Pekdaş, medyaya dönük olarak da, sadece mağdur kadınları değil, hak talep eden ve mücadele eden kadınları da sayfalarına taşıması gerektiğini söyledi.
Prof. Dr. Sevda Alankuş, medyadan verdiği örneklerle, bütün ötekilerin aslında kadın olarak algılandığına dikkat çekti, "İkili karşıtlar üzerine kurulu bir algımız var. Bu algıda, bütün olumsuz anlamlar, kadına çıkıyor" dedi. Medyada erkeğin akılla, kadının ise bedenle temsil edildiğini söyleyen Alankuş, "Medyada kadınlar ya temsil edilmiyor, ediliyorsa da, ya mağdur ya da fail olarak temsil ediliyor. Medyada kadının bedeni üzerinden bir trafik yok. Konu, kadınla ilgili olmasa da kadın bedeni üzerinden anlatım tercih ediliyor" diye konuştu.
Panelin ardından öğleden sonraki bölümde atölye çalışmasına geçildi. "Medyada cinsiyetçi dil", "Medyada beden", "Medyada ayrımcılık ve şiddet", "Medyada etik ve denetim" ve "toplumsal cinsiyet eşitliği ve sosyal medya" başlıklarında atölyeler yapıldı. Yerel medya temsilcilerinin katılımıyla ise "Toplumsal cinsiyet eşitliği için medyada ne yapıyoruz, ne yapabiliriz" başlıklı atölye çalışması yapıldı.
ANF NEWS AGENCY