14 Şubat 2011 Pazartesi

'Saçı uzun, gözleri lensli' oğlu için nöbette

ZEYNEP KURAY -ANF
08:15 / 14 Şubat 2011  
İSTANBUL - Her gün değişik eylem ve protestolara sahne olan Taksim meydanında bu kez Songül Alıcı adında bir anne vardı. "Çocuğunuz gözünüzün önünde hiç öldürüldü mü?" pankartının arkasında 24 saat nöbet tutan Alıcı, oğlu Aykut’un katillerinin yakalanmasını istedi. Aykut Alıcı, 14 Ağustos 2010 günü... oturdukları İkitelli Küçükçekmece Mehmet Akif Mahallesinde “Saçı uzun, gözleri de lensli” diye 9 kişilik bir grup tarafından öldürülmüştü.


Dersim, Ovacıklıydı Aykut Alıcı… İstanbul Üniversitesi İşletme Bölümü’nün ikinci sınıfındaydı. Sevdiği bir kız vardı. Onunla sık sık yolda karşılaşır, bakışırlardı.14 Ağustos günü aynı mahallede oturan sevgilisinin gözlerine son kez bakmıştı, birkaç saat sonra neler olacağından habersizdi.

Ailesiyle yaşadıkları binanın önündeki kaldırımda oturup mesajlaştığı bir sırada etrafı daha önceden aralarında husumet olan 9 kişi tarafından sarıldı. ‘Ne oluyor’ demeye kalmadan Aykut, göğsüne öldürücü bıçak darbesini yedi. Balkondan bakan annesine ‘Anne’ diye bağırarak yakındaki İstanbul Hospital’e koşmaya çalıştı. Ancak çok geçti, geride koşarken ayaklarından çıkan terlikler kalmıştı caddenin ortasında.

MOTORLU SALDIRIYLA BAŞLAYAN KAVGA

Aradan aylar geçmesine rağmen 9 kişiden sadece 2’sinin tutuklanması ve aylar öncesinde suç duyurusunda bulunmaması üzerine Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından dava açılmaması üzerine anne Songül Alıcı Taksim meydanında 24 saatlik nöbet eylemi yaptı. "Çocuğunuz gözünüzün önünde hiç öldürüldü mü?" ve "Katillerin bulunması için oturma eylemindeyim" pankartının arkasında duran Alıcı, oğlunun katillerinin yakalanıp cezalandırılması için Adalet Bakanlığına yollamak üzere imza topladı.

Eylemi sırasında ANF’ye konuşan Songül Alıcı o günü, oğlunun öldürüldüğü anı anlattı. Oğlunun kaldırımda otururken Yavuz İşcen isimli şahıs tarafından bilinçli bir şekilde motorla ayaklarının ezildiğini hatırlatan Alıcı devamla şu bilgileri verdi:

“Bu yetmezmiş gibi, yanına esnafı alarak oğlumu linç etmeye kalkmışlar. Oğlumun bakımlı olması, saçlarının uzun olması, gözlerine mavi lens takması bu mahalle baskısına neden olmuştu anladığım kadarıyla. Ertesi gün oğlum abisiyle caddede yürürken aynı şahıs yanında bir adamla gelip oğluma sataşmış. Ağza alınmayacak küfürler etmeye başlamışlar. Buna dayanamayan oğlum abisiyle birlikte bu şahıslara karşı gelmeye çalışmış, ama 2 kişi birden 30 kişi olup iki oğluma da saldırmaya, sonra da kovalamaya başlamışlar.”

KARAKOL, ÖLÜM TEHDİDİNE GÖZ YUMDU

Linç etmek üzere arkalarından koşan kalabalıktan kurtulmak için iki oğlunun da İkitelli Şehit Zeki Kaya Karakoluna sığındığını anlatan acılı anne; “Şahıslar karakola girerek iki oğlumu da polislerin gözü önünde ölümle tehdit etmişler, buna rağmen polisler hiçbir işlem yapmamış. Bu arada su isteyen Aykut’a oradaki bir polis, ‘Sen oruç tutmuyor musun nerelisin?’ diye sormuş. Oğlum ‘Tuncelili’ dediğinde, ‘Ha öyle mi’ diye bir cevap vermiş ve sanki öldürülmelerine zemin hazırlarcasına çocuklarımı tekrar meydana bırakmışlar’’ dedi.

Aradan 5 saat geçtikten sonra oğlunun oturdukları binanın aşağısında mesajlaşırken birden 9 kişinin etrafını sardığını belirten Alıcı devamla o anı şöyle anlattı; “Balkondaydım. Önce anlamadım mahalledeki arkadaşları sandım. Ancak birden bir karışıklık olduğunu gördüm, bağırmaya başladım. O sırada elinde bıçak tutan şahıs bana doğru bakarak yanındakilerle kaçmaya başladı. Bana ‘Anne’ diye bağıran oğlum göğüs kısmını tutarak ayağındaki terliklerle koşmaya başladı. Ben ve babası hemen sokağa fırladık. Fakat gözden kaybolmuştu. En yakın hastaneye koştuk.”

‘HASTANE YALAN SÖYLEYEREK BİZİ OYALADI’

Hastanede oğlunun yaşamını yitirmesine rağmen doktorların kendilerine bu gerçeği söylemediğine dikkat çeken Anne Alıcı, gözyaşları içinde “Gelen kan verdi giden kan verdi. Oğlumla bizi görüştürmeyerek bize öldüğünü bile söylemediler. En sonunda öğrendik. Bu benim için en büyük yıkım oldu. Çocuğum gözlerimin önünde saldırıya uğradı, yetişemedim, ona yetişemedim’’ şeklinde konuştu.

Çocuklarını okutabilmek için senelerce Almanya’da işçi olarak çalışan Baba Ahmet Alıcı ise “Oğlum hastanede yaşamını yitirirken, saldırganlar da sanki kendileri saldırıya uğramış gibi rapor almak üzere TEM Hastanesi’ne gitmişler. Hastanenin güvenlik kameralarının görüntülerinde, bıçağı saplayan Cemal Toprak’ın oğlumu nasıl bıçakladığını övünerek arkadaşlarına anlattığı görülüyor.

KARAKOLDAKİ KAMERA KAYITLARI YİNE KAYIP

Olayın ardından Küçükçekmece Cumhuriyet Savcılığı’ndan gelen savcıya eşiyle birlikte gerekli bilgileri verdiklerini anlatan Ahmet Alıcı, “O günlerde Celal Toprak caddede dolaşan bir polis ekip otosuna teslim oldu. Ancak susma hakkını kullandığını söyleyince, tutuklanarak Metris Cezaevi’ne yollandı. Yavuz İşcen ise bizim çabalarımız sonucunda bulunup yakalandı” bilgisini verdi.

Başarılar Market’in güvenlik kamerasında saldırı anına ilişkin görüntüler ile oğlunun sığındığı karakolun güvenlik kameralarında linçe kalkışan, ölümle tehdit eden kişilerin görüntülerinin mevcut olduğunu hatırlatan baba Ahmet Alıcı “Buna rağmen market sahibi ve karakol savcının talebine görüntülerin kayıp olduğu cevabını verdi” dedi.

SAVCI 6 AYDIR DAVA AÇMADI

Oğlunun öldürülmesinin üzerinden 6 ay geçmesine rağmen 2 sanık haricinde diğer faillerin hiçbirinin yakalanmadığını, ellerini kollarını sallayarak dolaştıklarına dikkat çeken anne Alıcı, “Asıl skandal ise oğlumu güpegündüz, sokak ortasında kasten öldüren iki saldırgan hakkında hala dava açılmamış olması” diye konuştu.

Anne Songül Kaya, oğlunun Dersimli olduğunu öğrenince onu korumayan Küçükçekmece Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı İkitelli Şehit Zeki Kaya karakolundaki memurlar başta olmak üzere, çocuklarının öldüğünü söylemeyerek zaman kaybetmelerine neden olan doktorlar ve görevliler hakkında da suç duyurusunda bulunmuşlar.

Ailenin avukatı Taylan Tanay ise cinayetin yozlaşma, fuhuş ve uyuşturucu ticareti yapan çeteler tarafından öldürdüğünü söylüyor. Katledilmesinin üzerinden 6 ay geçmesine rağmen hala dava açılmadığına tepki gösteren Tanay “Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma sürdürüyor, her şey ortada olmasına rağmen nedense soruşturma bir türlü tamamlanamıyor. Katiller özellikle adli ve idari makamlar tarafından korunuyor” dedi.

Avukat Tanay devamla dava hakkında şu bilgileri verdi: “Şu anda polis karakolundaki kamera görüntüleri kaybedilmiş durumda. İki kardeşe yönelik ölüm tehditleri karşısında işlem yapması gereken polis merkezi hiçbir işlem yapmamış, 5 saat sonra da öldürülüyor. Çok açık ve ağır bir ihmal söz konusu, davanın açılması uzarsa, CMUK’taki son düzenlemeler uyarınca bu katiller de Hizbullahçılar gibi salıverilebilir.”

ANF NEWS AGENCY